top of page
4.png

"Sessizlik bir dil,
farkındalıksa sanat."

Can'ın çalışmaları, yalnızca sesin değil; farkındalığın, sessizliğin ve varoluşun alanına bir davet sunar. Bu alan, düşüncenin ötesinde, zihnin gürültüsünün ardında yer alır. Orada sezgi, açıklık ve yaratıcılık kendiliğinden belirir. Analitik zihin sessizleştiğinde ve kişi gerçekten dinlemeye başladığında; nefesle, dikkatle, varlıkla yaşamı farklı bir biçimde deneyimleme olasılığı doğar: Kendini, başkalarını ve çevresini yeniden duymak gibi.

Kimdir?

Can Camuzcu ses terapisti, meditasyon eğitmeni, yazar ve Purisound'un yaratıcısıdır. Çalışmaları; ses, nefes, farkındalık ve sessizlik arasındaki ilişkiyi keşfederek kişinin kendini daha derin bir yerden duymasına alan açar. Modern bilim ile kadim bilgelik arasında köprü kuran deneyimleri, hem zihinsel sakinlik hem de yaratıcı farkındalık için tasarlanmıştır.

 

Kendi alanında öncü bir ses olarak Can, meditasyon, sanat ve kişisel dönüşümün kesişiminde herkese açık, bütüncül deneyim alanları yaratır. Çalışmaları, içsel dengeye ve derin dinlemeye dair yaklaşımları daha erişilebilir kılmayı hedefler.

 

Purisound çatısı altında geliştirdiği programlar; ses terapisi, mindfulness, nefes, meditasyon ve modern bilgelik pratiklerini bir araya getirir. Bu yönüyle bireylerden kurumlara, atölyelerden uluslararası platformlara kadar geniş bir topluluğa ilham verir.

 

Kendi geliştirdiği Purisound Method, dinlemenin sadece bir eylem değil, bir farkındalık biçimi olduğunu ortaya koyar.

Bu yöntem; alanın (hem fiziksel hem zihinsel) sesle, sessizlikle ve niyetle nasıl dönüştüğünü inceler.

Can, insanın kendisiyle ve çevresiyle kurduğu ilişkiyi dönüştürmeyi amaçlayan yeni nesil bir farkındalık yaklaşımının temsilcisidir. İyileşmenin, sanatın ve bilincin kesiştiği bu çağdaş alanda geleceğin sesini keşfe çıkmıştır.

IMG_7110.JPG

Can’ın vizyonu; insanların yavaşlayabildiği,
duyularıyla yeniden bağlantı kurabildiği ve
kendi dönüşümlerinin yaratıcılarına dönüştükleri
alanlar yaratmak.

​“Müziğin içinden geçerek, sessizliğin anlamını buldum.”

Aslında her şey küçük yaşlarda müziğe duyduğum merakla başladı diyebilirim.

Önce Güzel Sanatlar Lisesi’nden arından Müzik Bölümü’nden mezun oldum.

Şan-opera alanında yüksek lisans yaparken eş zamanlı olarak öğretmenliğe başladım.

Ardından eğitim alanında yöneticilik ve işletmecilik derken profesyonel hayatın içine karıştım.

 

Bu dönemde, pek çoğumuz gibi ben de yaşama dair daha derin sorular sormaya başladım.

Önce inançlara ve felsefeye yöneldim, sonra yoga ve meditasyonla tanıştım.

Kendime yönelmek üzere çıktığım bir seyahatte bana ilk Tibet çanağım hediye edildi.

O an fark ettim ki o çanak, müziğe olan tutkumla manevi arayışımın somut bir birleşimiydi.

 

Bulduğum ilk ses terapisi eğitimine Londra'da katıldım.

Ardından farklı teknikleri kendi pratiğime dahil ettim, yıllar içinde merakım daha da büyüdü.

Çeşitli ülkelerden uzman eğitmenlerle profesyonel çalışmalar yapma fırsatım oldu.

Ve en başından beri tüm bunları yapmaktaki tek amacım, kendime iyi gelmekti.

Şükür ki öyle de oldu.

 

Bir gün, bana iyi geleni başkalarıyla da paylaşmak istedim.

Bu isteğin ardında sesle olan kişisel hikâyem ve sesin dönüştürücü gücünü herkes için erişilebilir kılma arzusu vardı.

 

Bugün hâlâ aynı inançla ilerliyorum:

Hepimizin içinde daha huzurlu, daha dengeli ve hayatla bağları daha kuvvetli bir varoluş potansiyeli var.

Amacım, o potansiyeli deneyimlemen,

ve sesin gücüyle — şifalanman, dönüşmen.

 

Burada olduğun için minnettarım.

Can...

© 2025 Can Camuzcu
bottom of page